Ağız sağlığı sorunları arasında en sık karşılaşılan problemlerden biri çürük ve kırık dişlerdir. Her iki durum da hem estetik açıdan hem de ağız fonksiyonları bakımından ciddi sonuçlar doğurabilir. Ancak tedavi süreçleri ve uygulanacak yöntemler farklılık gösterir. Muhammed Kayhan kliniğinde çürük ve kırık diş tedavileri modern cihazlar ve hastaya özel planlamayla gerçekleştirilmektedir.
Çürük diş, genellikle bakterilerin ürettiği asitlerin diş minesine zarar vermesiyle ortaya çıkar. İlk evrelerde ağrısız olsa da ilerledikçe sıcak-soğuk hassasiyeti, ağrı ve çiğneme güçlüğü gibi şikâyetler başlar. Tedavi planı çürüğün seviyesine göre şekillenir. Basit çürüklerde dolgu uygulanırken daha ileri vakalarda kanal tedavisi veya porselen kaplama gerekebilir. Amaç, dişi kaybetmeden doğal yapıyı korumaktır.
Kırık diş ise travma, aşırı sert gıdalar ya da zayıflamış diş yapısından kaynaklanabilir. Dişin kırılma şekline bağlı olarak farklı çözümler uygulanır. Küçük çatlaklarda kompozit dolgu yeterli olabilirken, daha büyük kırıklarda laminate veneer ya da kuron kaplama tercih edilebilir. Eğer kırık dişin sinir dokusuna ulaştıysa, öncesinde kanal tedavisi gerekebilir.
Her iki tedavi türünde de erken teşhis büyük önem taşır. Gecikmiş müdahaleler daha maliyetli ve karmaşık işlemleri gerektirebilir. Bu nedenle düzenli kontroller ve doğru teşhis süreci sağlıklı sonuçlar için temel şarttır.
Diş Eti Tedavisi ile Sağlıklı ve Kalıcı Ağız Yapısı Mümkün
Diş eti hastalıkları, genellikle sessizce ilerleyen ancak tedavi edilmediğinde diş kaybına kadar varabilen ciddi sağlık problemleridir. Diş eti kanaması, şişlik, ağız kokusu ve dişlerde sallanma gibi belirtilerle kendini gösteren bu rahatsızlıklar, ihmal edildiğinde yalnızca ağız sağlığını değil genel vücut sağlığını da olumsuz etkileyebilir. Muhammed Kayhan kliniğinde diş eti tedavileri bilimsel yaklaşımla, hastanın ihtiyaçlarına uygun şekilde planlanmaktadır.
Diş eti hastalıklarının en yaygın nedeni bakteri plağı ve tartar oluşumudur. Bu tabakalar diş etlerinde iltihaba yol açarak zamanla kemik dokusunu zayıflatır. Tedavi süreci genellikle profesyonel diş taşı temizliği ile başlar. Erken evre gingivitis durumlarında bu işlem yeterli olabilirken, daha ilerlemiş vakalarda kök yüzeyi düzleştirme (küretaj), lazer uygulamaları veya cerrahi müdahaleler gündeme gelir.
Tedavi sonrası süreçte hastanın ağız hijyenine dikkat etmesi, fırçalama ve diş ipi kullanımını düzenli hale getirmesi tedavinin kalıcılığı açısından önemlidir. Ayrıca, sigara kullanımı, stres ve bazı sistemik hastalıklar (örneğin diyabet) da diş eti sağlığını doğrudan etkileyebilir.
Diş eti sağlığı, sadece dişlerin etrafındaki dokuları değil aynı zamanda tüm ağız yapısının temelini oluşturur. Sağlıklı diş etleri, dişlerin sabit durmasını sağlar, çiğneme fonksiyonlarını destekler ve estetik görünümü tamamlar. Bu nedenle diş eti tedavisi, ağız bakımının ayrılmaz bir parçası olarak düzenli şekilde takip edilmelidir.